Otomobiller İçin Yararlı Bilgiler:
http://www.trcitroen.com/ (Alıntı)
4WD : Four
wheel drive- Dört çekiş sistemi
16 V : 16
subaplı motor
1 DIN : 1,12
sae
1 KW : 1,34
ece
1 KW : 1,35
PSdin
A-SÜTUNU : Otomobilin
orta gövdesinin önünde yükselen, tavanı taşıyan
sağ ve sol köşede bulunan ve içinde pasif
güvenlik unsuru destekleri olan sütun.
ABAT-VENT : Speedster
otomobillerde kullanılan alçak ön cam veya
rüzgar kesici çıkıntı.
ABAXIAL : Dingil
harici yapı.
ABC (Active Body Control) : Otomobilin
yanlara, öne ve geriye doğru kasılmasını
engelleyen Mercedes patentli hidro-elektronik
sistem.
ABS (Anti Blocker System) : Sert
frenajda veya kaygan zemin üzerinde
tekerleklerin kilitlendiğini sensörler yardımı
ile algılayan, milisaniyeler içinde fren
disklerinin tekerleklerin tutunma işlemi
başlayıncaya kadar sıkılıp boşaltılmalarını ve
bu sayede sürücünün en zorlu şartlarda bile
direksiyon hakimiyetini korumasını sağlayan
elektronik sistem. Ani frenajlarda cisimden
kurtulmaya olanak sağlayan ABS birçok otomobil
markası tarafından standart ve isteğe bağlı
olarak kullanılıyor
AC : Klima
ACC : Adaptive
Cruise Control. Trafikteki diğer araçların
hızına uyan ve aradaki mesafeleri düzenleyen
sistem. Özellikle yÜk taşıma araçlarının trafik
akışını güvenlik açısından olumsuz etki
etmemesini kolaylastirir. DaimlerChrysler
tarafından geliştirilmiş diğer sistem de yanal
çizgilere göre mesafe düzenler.
ACEA : Avrupali
Otomobil Ureticileri Birligi. En buyuk islevi,
motor yaglari ile ilgili bir norm belirleyerek
benzin istasyonlarinda suruculerin islerini
kolaylastirmalari idi.
ADB (Automatische Differantial Bremse) : Standart
kilitli diferansiyellerin elektronik devreli bir
versiyonu.
ADEZYON : Sıvıların
veya madenlerin birbirlerine yapışmasını
sağlayan kuvvet.
AERODİNAMİK : Hava
akımı bilimidir. Otomobiller icin çok onemlidir,
çünkü düşük rüzgar direnci ile yakıt tüketimi de
duser.En iyi direnç değeri otomobiller için cw=0,26
iken arazi araçlarının kötü aerodinamiği ile
0,45'e dek çıkabilir.
AFS (Active Fahrwerks Stabilierung) : Temel
olarak ABC ile aynı işlevi görür. Sistem Citroen
Xantia Activa'da kullanılmaktadır.
AIRBAG (Hava Yastığı) : Hava
yastığı çarpışmalara karşı yolcuyu koruma
derecesi son derece yüksek olan bir ek koruma
sistemidir. Hava yastığı bir çarpışma sırasında
algılayıcılardan gelen uyarı sonunda şişerek,
çarpışma yönünde yolcuyu karşılayan koruyucu bir
kalkan oluşturur.
AKS : Üzerinde
bir veya daha fazla tekerleğin döndüğü otomobil
eksenine dik bir mildir.
AQUA PLANNING : Su
birikintilerinden geçerken lastiklerin
profilinden suyun kenara çıkamamasından
kaynaklanan aracın lastiklerinin yerle ile
temasının kalmaması sonucunda suya girdiği yönde
veya tam olarak savrularak hareket etmesi.
AKSELERASYON : Otomobilin
hızlanması.
AKTARMA ORGANLARI : Motor
gücünü tekerleklere aktaran organlardır. Pek çok
parçadan oluşur ve motor gücünü tekerleklere
şanzıman üzerinden aktarır.
AKTİF GERGİLİ EMNİYET KEMERİ : Carpisma
aninda cok hizli sekilde kemer gerilerek yolcuyu
tepki hareketinden korur.
AKTİF GÜVENLİK : Otomobilde
güvenliği arttiran elemanların tümü. ABS, ESP,
lastikler, aracın aerodinamik yapısı, frenler,
yol tutuşu gibi...
AKÜMÜLATÖR : Akümülatörler
elektrik enerjisini kimyasal enerji halinde depo
ederek, devrelerine elektrikli alıcılar
bağlandığı zaman bu kimyasal enerjiyi tekrar
elektrik enerjisine çeviren araçlardır.
ALB (Anti Lock Brakes) : ABS'nin
ilk ve basit şekli. Kızaklayan tekerlekleri
hızlı ritimde bırakıp tekrar tutan fren sistemi.
ALT ÖLÜ NOKTA : Pistonun
silindir içinde inebildiği en alt noktada, yön
değiştirmek için bir an durakladığı yerdir.
Kısaca A.Ö.N. olarak belirtilir
ALTERNATÖR : Şarj
dinamolarının aksine dalgalı (alternatif) akım
meydana getiren araçlardır
AMORTİSÖR : Ani
yaylanmaları ve yay salınımlarının devam
etmesini önleyen parçalardır.
AMPERMETRE : Aküye
girip çıkan akım miktarını ölçen ve gösterge
tablosunda bulunan bir ölçü aleti.
ANA YATAKLAR : Ana
yataklar, motorda krank milini taşıyan
yataklardır.
ANTİFİRİZ : %
50 glycol + % 50 su karışımı bir sıvıdır.
Soğutma sisteminde bulunan radyatör içindeki su,
soğuk havalarda donarak genleşebilir ve soğutma
sistemine zarar verebilir. Radyatörde bulunan
suya ilave edilen antifriz suyun donmasını
engeller. Antifriz ayrıca radyatörü ve soğutma
sistemini pas ve korozyondan korumak amacıyla da
kullanılır.
ASC+T (Automatische Stabilitäts Control+Traktion)
: BMW'de
kullanılan elektronik çekiş kontrol sistemi
olup, sürekli arka tekerleklerin durumunu
gözlemleyerek bir kayma olup olmadığını
denetler. Arka tekerleklerde bir kayma olursa
ASC+T devreye girip frenleri ve motoru kontrol
ederek otomobilin yolda kalmasını sağlar.
ASR Anti-Schlupf-Regelung (Anti patinaj kontrolu)
: Cekis
saglayan tekerlerin bosa donmesini engeller ve
surus stabilitesini yukseltir. Iki yolla olur;
elektronik olarak motor gucu azaltilir ve/veya
donen teker frenlenir. ASR, Mercedes tarafindan
kullanilan kisaltmadir. Traction Control, farkli
ureticiler tarafindan ffarkli sekilde kullanilir;
ETC, TC veya TCS gibi.
ATIK GAZ : Egzosttan
cikan cesitli gazlardir. KImyasal aritma icin
katalizator kullanilir.
ATALET : Bir
cismin herhangi bir hareket yönüne veya hız
değişikliğine karşı gösterdiği dirençtir.
ATEŞLEME AVANSI : Silindirde
sıkıştırılan yakıt-hava karışımının
ateşlendikten sonra tamamen tutuşabilmesi için
gereken süredir.
ATEŞLEME BOBİNİ : Ateşleme
sisteminde transformatör gibi görev yaparak
batarya voltajını binlerce voltaja yükseltir. Bu
yüksek voltaj bujinin tırnakları arasında
kıvılcım meydana getirir.
ATEŞLEME NOKTASI : Motorinin
sıkıştırılma sonucunda silindir kafasındaki
sıcak gazların içine püskürtüldüğü anda
kendiliğinden ve hemen ateş alma sıcaklık
noktasına ateşleme noktası denir.
ATEŞLEME SIÇRAMASI : Yanlış
bujinin karışımı tutuşturmasına ateşleme
sıçraması denir. Ateşleme sıçraması genellikle
buji veya distribütör kapağının ya da tevzi
makarasının hatalı oluşundan meydana gelir.
ATEŞELEME SIRASI : Motor
silindirlerinin ateşlenme sırası veya
silindirlerde güç zamanının meydana geliş
sırasıdır.
ATEŞLEME SİSTEMİ : Silindirlerde
sıkışan hava-yakıt karışımının yakılabilmesi
için bujilere yüksek voltajlı kıvılcım sağlayan
sistem. Batarya, ateşleme bobini, distribütör,
kontak anahtarı, kablolar ve bujiler bu sistemin
parçalarıdır.
ATMOSFERİK BASINÇ : Dış
hava ağırlığının aşağıya doğru basma kuvvetine
atmosferik basınç denir.
ATF : Otomatik
sanziman yagi. Hidrolik direksiyonda da
kullanilir.
AWD : Dort
ceker otomobillerinin kullandigi kisaltmadir.
AWS (All Wheel Steering) : Direksiyonun
dört tekerleği birden yönlendirebildiği sistem.
AUTODIMMING : Dikiz
aynalarında kullanılan duyarlı aynanın ışığı
daha yoğun kırarak, kararması.
CAN (Controller Area Network) : Araç
içindeki merkezi kontrol ünitesi ile çevre
kontrol ünitelei arasındaki bilgi iletişimini
sağlayan veri iletişim ağı. Merkezi kontrol
ünitesi genelde motor kontrol ünitesi olup çevre
kontrol üniteleri havayastıkları, ABS, klima
sistemleridir.
CABRIO : Bir
karasör tipi olan cabrio, 2+2 oturma düzenine
sahip ve üstü açılabilen otomobilleri tanımlamak
için kullanılır.
CBC (Cornering Brake Control) : Açılımı
Viraj Kontrolü olan CBC, aslında BMW'nin birçok
otomobilde kullandığı ve ESP ile birlikte
faliyet gösteren aktif güvenlik sisteminin
adıdır. CBC, yani viraj fren kontrolünün görevi
viraj içinde yapılan frenlerde aracın
stabilitesinin bozulmasını engellemektir. Viraj
içindeki ve dışındaki tekerleklerin dönüş
hızları farklı olduğu gibi uygulanması gereken
fren basıncı da farklıdır. CBC sistemindeki
sensörler tekerleklerin farklı dönüş hızlarını
algılıyor ve her tekerleğe uygulanması gereken
fren basıncını belirliyor.
CDI : Daimler-Chrysler
firmasının Mercedes marka dizel araçları için
kullandığı "Common Rail Diesel Injection System"'in
kısaltması.
COUPE : A
ve C sütunları arasında metal tavana sahip 2+2
ya da kimi durumlarda dah fazla kişiye oturma
alanı sunan karoser tipi.
CET SAYISI : Dizel
yakitin yanma istegidir. Bugunku dizel motorlar
50 civarindadir.
CRS (Common Rail Sistemi) : Common
Rail, dizel motorlar için üretilmiş olan yüksek
basınçlı bir püskürtme sistemidir. Bu sistemi
diğerlerinden farklılaştıran esas unsur, basınç
oluşturma işlemi ile püskürtme işleminin
birbirinden ayrılmış olması. Motor tarafından
direkt olarak tahrik edilen ve kesintisiz olarak
çalışan bu yüksek basınç pompası, basınç
haznesinde 1400 bar'a kadar istenen basıncı
oluşturuyor. Yakıt, bu basınçla çalışan hızlı
tetiklemeli solenoid subaplı enjektörler
üzerinden doğrudan yanma odasına püskürtülüyor.
Sistem, bu avantajı sayesinde, çok çeşitli motor
tasarımlarına uygulanabiliyor ve kademeli ön
püskürtme, dizel motorların daha sessiz
çalışmasını sağlıyor.
CONTA : Mekanik
aksamların birleşme noktalarında sızdırmazlık ve
geçirmezlik sağlamak amacıyla, üniteler arasına
koyular parçalardır. Contalar mantardan, madeni
levhalardan ve çeşitli meteryallerden üretilir.
CO : Karbonmonoksit'in
kimyasal kisaltmasidir. Motorda tam yanma
olmamasi durumunda bu zararli gaz olusur.
CRUISE CONTROL : Hiz
sabitliyici sistem.
CVT (Constantly Variable Transmission) : Değişken
Oranlı Şanzıman - 1950'li yıllarda Hollandalı
Van Doorne tarafından geliştirilen sistem, metal
bir kayışın, iç yüzeyleri konik bir çift kasnak
arasında çalışma prensibine dayanıyor. Aslında
mopedlerdeki aktarma sistemiyle aynı prensibe
sahip CVT'de herhangi bir dişli olmadığı için
sürekli değişken oranlı şanzıman olarak
adlandırılıyor. CVT şanzımanlarda sadece bir
başlangıç ve bitiş oranı bulunuyor. Motor devri
ve hıza bağlı olarak aktarma oranı, bu iki oran
arasında sürekli değişiyor.
CVVT (Değişken zamanlı Supap Teknolojisi) : Volvo,
Kia ve Hyundai tarafından adlandırılan sürekli
değişken supap zamanlama sistemi CVVT (Continuously
Variable Valve Timing), aslında başka firmalar
tarafından da başka isimler ve kısaltmalarla
kullanılan oldukça yaygın bir motor kontrol
sistemidir. Motorun her iki eksantriğine de
uygulanan sistem, supapların açılma zamanlarını
motorun hızı ve yüküne göre değiştirerek daha
etkili ve yüksek performans, düşük egzoz gaz
emisyon değerleri sağlamayı amaçlıyor.
CW : Sürtünme
katsayisi.Otomobilin rüzgara karsy direnci.
ÇAPRAZ ÇİFT KARDAN MAFSALI : Bu
mafsallar esas olarak birbirleri ile 90
derecelik açı yapacak şekilde bir istavrozla
tutturulan ve ana şafta bitişik olan iki
kelepçeden meydana gelmiştir. Çapraz mafsalın
yağlama işlemi mafsalın yapımına bağlıdır.
ÇARPMALI YAĞLAMA SİSTEMİ : Çarpmalı
yağlama sistemi, yağ pompasının karterdeki motor
yağını yağ çanağına basarak, çanağı daima dolu
bulundurması şeklinde çalışır.
ÇEVRİM : Bir
motorda iş elde etmek için tekrarlanmadan
meydana gelen olayların toplamına bir çevrim
denir. Dört zamanlı motorlarda bir çevrimin
tamamlanabilmesi için pistonun dört hareketine (krnak
milinin iki tam devir yapmasına) gerek vardır.
Dört zamanlı motorlarda bir çevrim, krank
milinin 720 derecelik dönüşü ile tamamlanır.
ÇİFT SALINCAKLI SÜSPANSİYON : Bilinen
en eski süspansiyon sistemidir. Salıncaklı
sistem, bağlı olduğu tekerleğe ideal sıkışma ve
açılma olanağı vermekte ve kamber de yaylanmanın
bu hareketinden çok az etkilenmektedir.
Böylelikle gövdenin maksimum derecede yana
yatması durumunda dahi dışarıda kalan tekerleğin
yola dik bir açı ile basması sağlanır.
ÇOK AMAÇLI GRESLER : Lityum
sabunlu greslerdir. Orta kıvamda, suya dayanıklı
olduğundan aracın her yerinde kullanılabilir
özelliğe sahiptir.
ÇOK LEVHALI KAVRAMA : Bir
tür debriyaj kavrama şeklidir. Bu tür
debriyajda, değişik işleten ve işleyen diskler
kullanılmaktadır. Önemli olan her işleten diskin
uygun yük miktarını işleyen disklere aktarması
ve bütün işleyen disklerin dönüşlerine
aksettirmesidir. Bu tür debriyaj, binek
otomobilerin mekanik vites mekanizmalarında
görülmemekle beraber otomatik vites
mekanızmalarında ana unsuru oluştururlar.
ÇİFT ATEŞLEME : Silindir
basina iki buji; hava yakit karisiminin daha iyi
yanmasini saglar. Ayrica silindirdeki yanma
mesafesini azaltarak sikistirmayi arttirir. Alfa
romeo( Twin Spark) ve Mercedes bu sistemi
kullanir.
D4 : Toyota'nın
4 silindirli benzin motorları için kullandığı
kısaltma
D4D : Toyota'nın
4 silindirli dizel motorları için kullandığı
kısaltma.
DATENBUS : Tum
elektronik bilesenler birbirine baglanir.
Dijital komutlar tek bir merkezden verilir.
Mercedes CL'de uc adet bulunur. En hizlisi olan
isik dalgasi ile 5.65 Megabaud'luk iletim
mumkundur.
DE DION SİSTEMİ : De
Dion sistemi sabit aks ile bağımsız
süspansiyonun karmaşık bir birleşimidir. Sabit
bir aks borusu tekerlekleri birbiine bağlar.
Aynı zamanda dingil genişliği ile kanmber
açısında meydana gelen değişiklikleri de kontrol
eder. Yarım şaftlar, diferansiyel ve ana şaft
ayrıca askıya alındığından, askılanmamış
kütleler daha az olacağı için bu durum konforu
arttırır.
DETENASYON : Karışımın
buji tarafından ateşlenmesinden sonra yanmanın
düzensiz olarak gerçekleşmesine detenasyon
denir.
DEBRİYAJ : Manuel
şanzımanı, otomatik şanzımanlardan ayıran en
belirgin özellik debriyajdır. Debriyaj, motor ve
manuel şanzıman arasında gücün iletilmesini
sağlayan ayrılabilir bir bağlantıdır. Her şeyden
önce debriyaj, çalışır halde olan motordan gelen
torku başlangıçta statik halde duran şanzımanın
ana şaftına kademeli olarak ileterek ilk
hareketi sağlar. Aynı zamanda vitesler
değiştirildiğinde güç akışının kesilmesi
gerektiğinden debriyaj bu aşamada da gereklidir.
DEFLEKTÖR : Binek
otomobillerde tekerleklerin çevresine, büyük
tonajlı yük taşıyıcılarındaysa sürücü kabininin
üstüne ve aerodinamiyi geliştirmesi açısında
kapıların üst bölümlerine yerleştirilen plastik
ya da metal parçalara deflektör adı verilir.
Rüzgar direncini azaltan bu parçalar, hava
akımını düzenlenmesine yardımcı olurlar.
DEĞİŞKEN SUPAP ZAMANLAMASI : Değişken
supap zamanlaması, motor işletim sisteminin
hangi devire göre hangi supap zamanlamasının
kullanılacağını belirlemesi ve her devirde en
verimli çalışmayı sağlamasıdır.
DEĞİŞKEN GEOMETRİLİ TURBO : Daha
çok tercih edilen türbin geometrisi ya da
değişken geometrili turbo (VTG) sisteminde egzoz
manifoldundan gelen hava, salyangoz adı verilen
gövde içerisindeki kanatçılarla pervanenin
merkezine yönlendiriliyor. Salyangozda bulunan
kanatçıklar motorun işletim sisteminden aldığı
emir doğrultusunda yukarı veya aşağı hareket
ediyor. Böylece alt devirlerde az miktardaki
havanın, pervanenin dönüşünü hızlandırmasını ve
düşük devirlerden itibaren turbonun güç ve tork
üretmesini sağlıyor. Bu sistem su
değirmenlerinde yaz aylarında su yolunu
daraltarak çarkın daha yüksek basınçla
çevrilmesine benziyor. Böylece kompresör sistemi
gibi turbonun düşük devirlerde verimli olması
hedefleniyor.
DI : Dizel
ve benzinli motorlarda direkt enjeksiyon. Takit,
direct olarak en iyi sekilde yanacagi yanma
odasina gonderilir. Dizeldeki problem sert yanma
sesi idi, Audi; mukemmel bir hava-yakit karisimi
ile bunu azaltmayi basardi.
DİFERANSİYEL : Bir
akstaki iki teker arasindaki devir dengesini
saglar. Ozellikle virajlarda sol ve sag tekerler
farklilik gosterdigi icin gereklidir.
DİFERANSİYEL KİLİDİ : Cekis
saglayan tekerlerden birinin bosa donmesini
onler ve daha iyi bir yol tutus saglar. En
popüler olanı merkezi diferansiyel kilididir.
Böylece tek tekerlekte çekiş kaybı olduğunda
aracın ön veya arkadaki iki tekerleğinin çekişe
devam etmesi sağlanmaktadır.
DIN (Deutsches Institut für normung) : Tüm
ölçümlerde kullanilan Alman endüstri normu, 1
DIN= 1.12 SAE
DİNAMO : Mekanik
enerjiyi elektrik enerjisine çevirerek lambaları
yakan, aküyü şarj eden ve ateşleme sistemini
çalıştıran bir elektrik sistemi parçasıdır.
DİNAMOMETRE : Dinamometre,
motorun çıkış gücünü ölçen bir alettir.
DİNGİL MESAFESİ : Dingil
mesafesi, ön tekerleklerin merkezi ile arka
tekerleklerin merkezi arasındaki uzaklıktır.
DİOD : Transistörlü
ateşleme sisteminde kullanılan parçalardır.
Diodlar, bir voltaj rölesi gibi görev yaparak,
transistörü aşırı voltajın etkisinden korurlar.
DİREKSİYON DİŞLİLERİ : Direksiyon
simidinin dönme hareketini doğrusal harekete
çevirerek aracın ön tekerleklerine ileten,
direksiyon milinin ucuna yerleştirilmiş olan
dişlilerdir.
DİSK BALATA : Disk
balatalar, kaliperin içinde karşılıklı olarak
yer alan ve frene basıldığı anda fren diskini
iki yandan sıkıştırarak aracın yavaşlamasını
veya durmasını sağlayan fren sistemi
parçalarıdır. Bu süreçte aracın kinetik
enerjisi, balata ve fren diski üzerinde ısı
enerjisine dönüşür. Disk balata ve fren diski
çok yüksek sıcaklıklara maruz kalırken, aynı
zamanda sürtünmeden dolayı parça yüzeylerinde
aşınmalar meydana gelir. Belirli bir kullanımdan
sonra incelmeye başlayan disk balatalar yüzünden
aracın frenleme performansı düşer. Bu nedenle
belirli periyotlarda disk balataları yenileri
ile değiştirmek gerekir. Balata değişimi mutlaka
her iki tekerlekte de aynı zamanda yapılmalı ve
daima kaliteli disk balatalar tercih
edilmelidir.
DİSPERSAN KATKILAR : Bu
katıklar, deterjan sayesinde motorun içinde
çözülen pisliklerin etrafını sararak bunların,
ateşleme odasına, supap odalarına, yağ
kanallarına, filtre elemanlarına ve motor
çeperine yapışmasını önler. Çok küçük parçalar
halinde pisliğin yağ bünyesinde askıda kalması
özelliği dispersan katığı sayesinde sağlanır.
DİSTRİBÜTÖR : Yüksek
voltajlı akımı, motorun ateşleme sırasına göre
bujilere dağıtan bir elektrik sistemi cihazıdır.
DİSTRİBÜTÖR KAPAĞI : Genellikle
bakalitten imal edilen bir kapaktır. Kapak
içinde, ateşleme bobininden gelen yüksek
voltajın bujilere iletilebilmesi için motor
silindir sayısı kadar eşit aralıklı madeni uçlar
bulunmaktadır.
DİSTRİBÜTÖR TABLASI : Platin
takımı ve kondansatörü üzerinde taşır. Mekanik
avanslı distibütörde sabit olarak gövdeye
bağlanmıştır.
DISTRONIC : Mercedes
Benz'in mesafe takip radarlı akıllı hız
sistemine verdiği isim. Elektronik takip
sistemi. Sistem öndeki araçla olan mesafe
tehlikeli sekilde azalinca motor gücünü
azaltiyor yada fren yaparak aracı yavaşlatıyor.
DİŞLİ BOŞLUĞU : Birbirini
döndüren iki dişlinin arasındaki boşluk.
DİŞLİ ORANI : Birbirini
döndüren iki dişlinin veya milin dönme oranları.
DİŞLİLER : Bir
milden diğerine dönme hareketini ileten, güç
aktarımında kullanılan parçalardır.
DİŞLİ YAĞLARI : Hassas
olarak işlenmiş dişli yüzeylerinde kullanılan
yağlardır. Bu tür dişli yüzeylerinde korozyona
ve yağın kalınlaşmasına neden olacak maddelerin
meydana gelmememsi için dişli yağlarının
stabiliteye sahip olmaları gerekmektedir.
DİYAGRAM VERİMİ : Endikatör
diyagramından ölçülen işin, teorik çevrim
diyagramından ölçülen iş oranına diyagram verimi
denir.
DİZEL ÇEVRİMİ : Dizel
motorlarda, havanın silindire emilerek
sıkıştırılmasının ardından motorin pükürtülür.
Sıkıştırılan havanın sıcaklığı ile motorinini
tutuşması sağlanır. Dizel motorlarda bu şekilde
gerçekleşen çalışma düzenine dizel çevrimi
denir.
DONMA NOKTASI (YAKIT) : Yakıtın
katılaştığı veya donduğu sıcaklık derecesine
donma noktası denir.
DOT : Amerikan
Taşımacılık Departmanının (US Departmant of
Tarnsportation) fren hidrolik yağları için
belirlemiş olduğu standartların kodu. Piyasada
DOT3, DOT4, DOT5 olmak üzere üç çeşit hidrolik
yağı satılmaktadır. Dot değeri arttıkça fren
hidrolik yağının kaynama noktası yükselir ve
ürünün kalitesi artar.
DOHC (Double Over Head Camshaft) : Üstten
çift egsantrikli motor.
DÖNER PİSTONLU MOTOR (ROTARY-WANKEL MOTOR) : 1954
senesinde Felix Wankel tarafından geliştirilmiş
bir motor türüdür. Bu motorda silindir geometrik
elips biçimi şeklindedir. Bu motorun çalışma
prensibi kısaca, yakıt odasına sahip blok içinde
üçgen şeklinde bir döner pistonun dönerek,
silindir içinde değişik yakıt hacimleri ve
sıkıştırma oranları meydana getirmesidir.
Günümüzde ağırlıklı olarak sadece Mazda
tarafından devam ettirilen, geliştirilen ve
uygulamaya konulan bu motor teknolojisi,
Avrupa'da piyasadan kalkan RX-7'nin yerini alan
RX-8'de kullanılıyor.
DÖRTLÜ KARBÜRATÖR : Dört
boğazlı karbüratöre dörtlü karbüratör denir.
DÖRT ZAMANLI MOTOR : Dört
zamanlı Otto motoru prensiplerine göre
geliştirilmiş olan dört zamanlı çalışma sistemi
olan motorlardır. Bu dört zamanı emme,
sıkıştırma, iş (güç, yanma, genişleme) ve egzoz
olarak sıralanır.
DSC : Elektronik
Stabilite Proğramı ESP'nin BMW'deki adı.
sistemidir.
DSP (Dynamic Shift program) : Sürücünün
kullanim tarzina göre vites degisimini hizli
yada konforlu yapan akilli otomatik sanziman.
DSTC : Volvo'nun
ESP ve ASR ile birlikte çalışan Dynamic
Stability and Traction Control yani Dinamik
Stabilite ve Çekiş Kontrol Sistemine verdiği ad.
DUMMY : Çarpışma
testlerinde otomobilde oturan, insan vucuduna
benzeyen ve üzerinde birçok sensör bulunan
plastik makete verilen isimdir. Gerçek
çaprışmalarda insan vücudunda oluşabilecek
yaralanma riskinin hesaplanmasına olanak verir.
EBD-EBV : Elektronik
fren gücü dagiticisi.
ECE : Economic
Commission for Europe
ECOTEC : Opel’in
ekonomi, ekoloji ve teknoloji anlamina gelen
motoru.
EDC : Electronic
Diesel Control: Enjeksiyonlu dizellerin
elektronik kontrol sistemidir.
EDLS : Elektronik
Diferansiyel Kilidi.
E-gaz : Gaz
pedali ve motor arasindaki elektronik baglanti.
EHB : Daha
gelisim asamasinda olan elektrohidrolik fren
sistemi.
EMV : Arac
elektroniginin elektro-manyetik alanlardaki
davranisi. Yuksek gerilim alanlarindaki gercek
davranis test edilir.
EPS (Elektro Power Steering) : Elektrik
motorlu hidrolik direksiyon sistemi.
EON : Enhanced
Other Network: oto-radyoda diger vericilerden
alinan trafik bilgiler verilir.
ESP (Electronic Stability Program) : Elektronik
savrulma önleyici sistem. Temel prensip, fren
sisteminin aracın yönlendirilmesi amacıyla
kullanılması üzerine kurulmuştur. Frenleme
esnasında tekerleklerin kilitlenmesini önleyen
Anti Blokaj Sistemi (ABS) ve kaygan zeminde
aracın patinaj yapmasını engellyen Antipatinaj
sistemi (TCS), ESP'nin belkemiğini oluşturan
sistemlerdir. ESP paketi içinde yer alan
direksiyona bağlı bir sensör, direksiyonun dönüş
açısı ile aracın gidiş yönü arasındaki
tutarlılığı kontrol eder. Eğer arada bir sapma
bulunuyorsa ESP derhal devreye girerek öncelikle
tekerleklere aktarılan motor gücünü azaltır. Bu
şekilde araç kontrol altına alınamadığı taktirde
ESP, aracı gidilmek istenen yönde tutmak için
tekerlekleri birbirinden bağımsız olarak
frenlemeye başlar ve bu süreç araç kontrol
altında tutlacak duruma gelene kadar devam eder.
ETC : Elektronik
Traksiyon Kontrolu
ETS : Elektronik
Stabilite Sistemi. ASR ile iliskilidir
EURO NCAP : European
New Car Assessment Programme kelimelerinin
kısaltılması olan Euro NCAP, 1997 yılında
kurulmuş olan, Avrupa'da üretilen birçok aracın
çarpışma testlerini gerçekleştiren ve test
sonuçlarına göre her araç için şu anda 5 yıldız
üzerinden puanlama yapan bir kuruluştur.
FACE LIFT : Aracın
dış görünüşünde yapılan tasarım rötuşu, makyaj.
FADING : Frenlemede
fren balatalarının ısınması sonucu, fren
mesafesinin uzamasına yol açan durum. Fren
pedalına uygulanan basıncın artması ve fren
pedal yolunun uzaması "fading"in yol açtığı
öteki sorunlar arasında sayılabilir.
FAN : Bir
motorda yakılan yakıtın ortalama yüzde 70'i
ısıya çevrilir. Ortaya çıkan sıcaklığı düşürme
görevi ise su soğutma sistemiyle birlikte fanın
görevidir. Su soğutma sisteminin kullanıldığı
modern araçlarda su, motorun sıcaklığını absorbe
eder ve bu arada suyun kendisi de ısınır. Isınan
suyun soğutulması görevi ise aracın en önündeki
radyatör ve fanın görevidir. Isı belirli bir
derecenin üstüne çıktığında elektronik beyin ya
da termostat fanın çalışmasını sağlar, fan da
radyatörden geçerken ısınan sudan transfer olan
sıcaklığı dışarıya üfler.
FAR YIKAMA SİSTEMİ : Far
yıkama sistemi, farların ön kısmına
yerleştirilmiş su püskürtme memeleri sayesinde,
çamurlu ve karlı havalarda suyu far camına
püskürtüp camı temizleyerek sürücüye daha iyi
görüş sağlar. Kimi modellerde far silecekleriyle
de desteklenen bu sistemin ayrı bir su kabı ve
elektrik motoru bulunabilir.
FREN ANA MERKEZ : Fren
ana merkezi, araç sürücüsünün fren pedalı
yardımıyla servo frene ve servo frende şiddeti
yükseltilen mekanik kuvveti, hidrolik fren
basıncına dönüştürerek, ana merkezin üzerindeki
rezarvuarda bulunan fren hidrolik yağını,
tekerleklerdeki sıkıştırma elemanlarına aktarır.
FİLAMAN : Ampul
içerisinde bulunan ve elektrik verildiğide
ısınarak ışık saçan tele filaman denir.
FIS : Surucu
enformasyon display, eski adi yol bilgisayari.
Geride birakilan mesafe, ortalama hiz, genel
tuketim, dis sicaklik gibi ilginc veriler
goruluyor.
FLOATING CAR DATA : Hareket
eden araclarin gonderdigi veriler, telematik
hesaplarina katilir.
FPS : Yangin
önleme sistemi
FREN BORUSU : Fren
boruları, fren hidrolik yağını ana merkezden
alıp tekerleklerde yer alan fren elemanlarına
aktarma görevini sağlayan parçalardır. Boru iç
çapı genellikle 2.5 mm olup, dış çapı ise 4.5
mm'dir. Çelikten üretilen fren boruları çoğu
zaman paslanmaya karşı plastik bir katmanla
kaplanır.
FREN DİSKİ : Fren
diski, araçların genellikle ön tekerlerine monte
edilen ve disk yardımıyla frenleme esnasında
sıkıştırılarak aracın yavaşlamasını veya
durmasını sağlayan parçadır. Fren diskleri,
günlük kullanım için dökme demir veya çelikten
üretilir. Frenleme esnasında çok yüksek
sıcaklılara maruz kalmaları nedeni ile diskin
hızlı bir şekilde soğutulması büyük önem taşır.
FREN DİSKİ SİLME SİSTEMİ : Şiddetli
yağmur yağdığında fren diskleri ince bir nem
tabakası ile kaplanır. "Brake Disk Wiping", yani
fren diski sile sistemi, bu durumda fren
balatalarını belli aralıklarla çok kısa bir
süreyle hafifçe disklere bastırmak suretiyle
suyu tahliye edip gerektiğinde daha hızlı bir
fren tepkisi almayı sağlar.
FREN GÜÇ DAĞILIMI : Tekerleklere
aktarılan frenleme gücünün dağılımına fren güç
dağılı denir. Araçlarda ön tekerleklere, arka
tekerleklere kıyasla daha fazla frenleme gücü
aktarılır.
FREN KALİPERİ : Disk
balataların oturduğu döküm parçadır. Ana
merkezden gelen hidrolik basıncın içinde bulunan
hareketli pistonu itmesi sayesinde disk
balatalarını sıkma sureti ile aracın yavaşlaması
veya durması sağlanır. Aynı şekilde fren pedalı
serbest bırakıldığında da otomatik olarak
balatalar dikten ayrılır.
FREN SİSTEMİ : Aracın
yavaşlaması veya durması için kullanılan
sistemlerdir. Fren pedalına basıldığı zaman,
araç sürücüsünün uyguladığı güç, servo fren
yardımıyla arttırılarak fren ana merkeze
aktarılır. Ana merkez üzerindeki rezervuarda
bulunan fren hidrolik yağı, ana merkez üzerinden
tekerleklee yakın olarak konumlandırılmış
kaliperlere veya tekerlek silindirlerine akar.
Bu sayede disk balatalar veya balatalı pabuçlar,
tekerleklere monte edilmiş olan diskleri veya
kampanaları sıkıştırarak aracın fren yapmasını
sağlar.
FREN TAMBURU (KAMPANA) : Fren
tamburu, kampanalı fren sistemi kullanılan
araçlarda bulunur. Tekerlek ile direkt olarak
bağlantılı olup, frenleme esnasında balatalı
pabuçların sıkıştırması sonucunda aracın
yavaşlamasını ve durmasını sağlar.
FREN TABLASI : Fren
tablası, kampanalı fren sisteminde balatalı
pabuç, teker silindiri, levye ve bağlantı
yaylarının oluşturduğu platformdur.
FREN TEKER SİLİNDİRİ : Fren
teker silindiri, kampanalı (tamburlu) fren
sistemlerinde balatalı pabuçların kampanayı
sıkıştırarak aracın frenlemesini sağlar.
FSI : Volkswagen
grubu araçlarında kullanılan direkt benzin
enjeksiyonlu motorları ifade eden teknoloji olan
FSI'ın en büyük avantajı aynı hacimdeki başka
bir motorla karşılaştırıldığında daha az yakıt
tüketimiyle daha fazla güç sunabilmesidir.
GAZ JENERATÖRÜ : Hava
yastiklarini saniyenin ondalik dilimleri içinde
şişiren araçtir.
GAZ KELEBEĞİ : Karbüratör
karışım boğazının alt kısmında bulunan yuvarlak
bir disk. Ekseni etrafında dönerek silindirlere
giden karışım miktarını arttırır veya azaltır.
GDI : Mitsubishi’nin
“Direkt Enjeksiyonlu benzinli” motoru
GPS : Global
Positioning System (Küresel Yer Belirleme
Sistemi) kelimelerinin kısaltılmışı olan GPS,
özellikle donanımında yer harita yardımı olan
araçlarda kullanılmaktadır. Uydudan aracın
dünyada o an bulunduğu yeri tespit eden GPS
sistemli araç içi bilgisayar, buna göre araçta
yüklü olan haritadan sürücüyü gitmek istediği
yere yönlendirir.
GRIP : Yol
tutuş'un ingilizcesi.
GT : İtalyanca
Gran Turismo (Büyük Tur) kelşmelerinin
kısaltılmışı olan GT, esas olarak sedan
karoserde sportif özellikler barındıran araçlar
için kullanılan bir terimdir.
HALDEX : Esas
olarak fren ve süspansiyon sistemleriyle bilinen
bir kuruluş olan Haldex, aynı zamanda dört
tekerlekten çekiş ve hidrolik sistemleri de
üretmektedir. Havalı fren ve süspansiyon
sistemlerinde uzmanlaşmış olan Haldex, İsveç
kökenli bir yan sanayi kuruluşudur.
HARDTOP : Metal
tavanlı, B sütunu olmayan potomobillere verilen
ad. Hardtop özellikli bir otomobil tavanının
çıkarılabilmesi ya da içeri katlanabilmesi
sayesinde cabrio görünümüne kavuşabilir.
HATCHBACK : Bagaj
kısmı arka camla birleşik olan ve üzerinde stop
lambalarını da barındıran otomobil tasarımı.
HAVA DEBİMETRESİ (Air Flow Meter): Hava
debimetresinin içerisinde, hava akımının
şiddetine göre hareket eden bir kapak
bulunmaktadır. Bu kapağa bağlı bir
potansiyometre, kapağın hareketine göre değişen
elektrik akımını beyine iletir. Beyin, elde
edilen verilere göre gerekli yakıt miktarının
püskürtülmesini sağlar.
HAVA FİLTRESİ : Hava
filtresi,motorun emdiği havanın içerisindeki toz
partiküllerini süzerek motorun aşınmasını
engeller. Kağıt kartuştan oluşan hava filtresi,
süzem görevinin yanısıra emilen havanın
sıcaklığının düzenlenmesi ve aynı zamanda emiş
gürültüsünün de azaltılmasına yardımcı olur.
HAVA KANALCIKLI FREN DİSKİ : Fren
diskleri frenleme esnasında çok yüksek derecede
sıcaklıklara kadar ısınırlar. Özellikle
performansı yüksek olan araçlarda kullanılan
fren disklerinde bulunan hava kanalcıkları
yüzeyin daha büyümesini ve kanalcıkların içinden
hava akışını sağlayarak, diskin daha çabuk
soğumasına olanak verirler.
HAVA KÜTLE ÖLÇER : Hava
kütle ölçer, hava filteri ile manifold kelebeği
arasında bulunur ve emilen havanın kütlesini
ölçer. Platin telli ve platin filmli olmak üzere
iki tip kütle ölçer vardır ve bunlar aynı
prensibe göre çalışmaktadır. Bir sıcaklık
sensörüne bağlanmış elektrikle ısıtılan ince tel
veya film, debimetreden geçen havanın etkisiyle
soğumaya başlar. Sıcaklık sensörü vasıtası ile
havanın soğutma derecesi ölçülür ve bu veriler
beyine gönderilir. Ölçülen havanın kütlesine
göre beyin, gerekli yakıt miktarının
enjektörleren silindire gönderilmesini sağlar.
HAVA YASTIĞI : Pasif
güvenlik sistemi elemanlarından olan hava
yastığı, belirli hız üzerinde gerçekleşen
çarpışmalarda açılarak sürücü ve/veya yolcuların
yaralanmasını engeller. Hava yastıklı araçlarda,
aracın içindeki hava yastıklarının adedi ve
konumuna göre, çeşitli sensörler bulunur.
Ortalama 30 km/s ve üzerindeki çarpışmalarda,
çarpmanın geldiği yöne göre hava yastıkları
saliselerle ölçülen sürelerde açılır ve araç
içindekileri olası yaralanmalardan korur.
HAVALI FREN SİSTEMİ : Havalı
fren sistemlerinde, hava tankı içindeki
sıkıştırılmış hava frenlemede kullanılır. Hava
kanallarının içinden geçen sıkıştırılmış hava,
100 psi'ye kadar basınç sağlayarak özellikle
büyük hacimli araçları frenlemede etki sağlar.
HC : Hidrokarbonlarin
kimyasal kisaltmasidir. Atik gaz bulunmasi
istenmez, bu yuzden katalizatorde temizlenmesi
gerekir.
HDC : Hill
Descent Control (Yokuş İniş Kontrolü)
kelimelerinin kısaltılmışı olan ve genellikle
4*4 araçların donanımında bulunan HDC, yokuş
aşağı inerken aracı belirli bir hızda
sabitlemeyi sağlar. Böylece araç fren pedalı
kullanılmasına gerek kalmaadn uzun yokuş aşağı
yolları güvenle katedebilir.
HDI : High
Pressure Direct Injection (Yüksek Basınçlı
Direkt Enjeksiyon) kelimelerinin kısaltılmışı
olan HDI, common rail teknolojisini kullanan
dizel motorlar için Peugeot Citroen grubunun
Ford ile ortaklaşa geliştirdiği, daha etkin
yakıt kullanımı ve daha az emisyon sağlayan
motor çeşididir.
HIBRID (HYBRID) : Bünyesinde
iki ayrı kareket ettirici gücü barındıran
araçlara verilen ad olan hibrid, daha çok
üzerinde içten yanmalı bir motorla elektrikli
başka bir motor bulunan araçlar için kullanılan
bir terimdir. Elektrik motoru gücünü
bataryalardan alırken, içten yanmalı motor dizel
ya da benzin yakar. Hibrid araçlar belirli
hızlara kadar elektrik motoru kullanırken
belirli bir hızdan sonra daha fazla güç üreten
benzinli ya da dizel motoru harekete geçirirler.
Hibrid araçlar bu özellikleri dolayısıyla daha
az yakıt tüketirken çevreye de daha az zaarlo
gaz ve partikül yayarlar.
HYDROPNOMATİK : Karoserde
çelik kollu süspansiyonlar yerine hidrolik
kollarin kullanılması. Sadece Citroen tarafından
kullanılmaktadır.
HİDROLİK DİREKSİYON : Az
bir kuvvetle direksiyonun kolayca çevrilmesini
sağlayan sistem. Sistemin motordan aldığı
destekle sağladığı hidrolik basınç sürücünün
direksiyonu kolaylıkla çevirmesine olanak
vermektedir.
HILL HOLD CONTROL : Hill
Hold Control, yani yokuş tutuş kontorl sistemi
sayesinde, yokuştaki kalkışlarda aracın geriye
doğru kayma sı önlenir. Burada fren sistemi,
fren basıncını otomatik olarak sabit bir
seviyede tutar ve sürücünün yeniden gaza
basmasına kadar geçen sürede aracın geriye
kayması önlenir.
HUD : (Heads-up
Display). İlk olarak savaş uçaklarında
kullanılan ve sürücünün yoldan gözünü ayırmadan
araç hakkındaki bilgileri ön camadan
alabilebileceği sistem. Sistem sahip olduğu
projektör sayesinde transparan bir ekrana, yani
ön cama gerekli bilgileri yansıtır.
I-DRIVE : BMW
tarafından geliştirilen ve otomobillerdeki
mevcut çok sayıdaki kontrol elemanını, orta
konsoldaki bir joystick ve daha az sayıdaki
düğmeyle değiştiren bilgisayar ağırlıklı sistem.
IMMOBILIZER : Bir
aracın anahtarı kopya edilse dahi ya da
anahtarsız herhangi bir şekilde çalıştırılmaya
teşebbüs edilse bile bunu engelleyen sistem.
Immobilizerli araçlarda aracın elektronik
beyninin araç anahtarının içindeki mikro
haberleşme aygıtıyla irtibata geçmesiyle araç
çalıştırılabilir.
INÇKÜP (Cubic Inch) : Otomotiv
sektöründe motor hacmini ölçmek için kullanılan
inçküp, geçmiş yıllarda Amerika ve İngiltere'de
Tercih edilen bir hacim birimiydi. Günümüzde bu
ülkelerde de cc yani kübik santimetre (cubic
centimetre) tercih edilmektedir. 1 inçküp
16.3870641 kübik santimetreye denk gelir.
INTERCOOLER : Intercooler
sistemi turbo beslemeli araçlarda kullanılan bir
sistemdir. Turboşarjörde hava sıkışırken aynı
zamanda da ısınır. Aynı koşullar altında sıcak
hava, soğuk havadan daha az yoğundur ve yüksek
sıcaklık silindirlerin şarjına negatif etki
yapar. Bu yüzden turboşarjör ve motor arasında
bir intercooler kullanılır. İntercooler silindir
şarj süresindeki verimi arttırır. Çünkü
sıcaklığı düşürülerek daha yoğun hale getirilen
hava ile yanma için silindirlere daha fazla
oksijen sağlanır. Sonuç olarak daha fazla tork
ve daha fazla güç elde edilir. Silindire giden
havanın sıcaklığın düşürülmesi aynı zamanda
silindirin sıkıştırma hareketi sonucunda
üretilen sıcaklığı da düşürür, bunun da çeşitli
avantajları vardır. Bu sayede daha yüksek ısıl
verim ve dolayısıyla daha düşük yakıt tüketimi
sağlanırken dizel araçlarda kurum oluşumunu
azaltır. Ayrıca benzinli araçlarda vuruntuya
meyil azaltılabilmektedir. Bunun dışında düşük
yanma sıcaklığından dolayı egzoz gazı olarak
çıkan azot oksit (NOx) miktarı da azalır.
Intercooler, sıcaklığı düşürme işlemini havayı
soğutarak veya ayrı bir soğutucu devre
kullanarak yapar.
ISOFIX : Çeşitli
bağlantı noktaları sayesinde arka koltuğa monte
edilen ve bebeklerin ya da küçük yaştaki
çocukların yanında birisi olmadan güvenlice
seyahat etmesini sağlayan koltuk tipi.
IŞIK AKIMI : Isik
kaynaginin gucunu belirler.
KARE MOTOR : Strok
ve silindir çapi esit motorlar.(Opel’in
Ecotec’i)
KW : Kilowatt
KATALİTAZÖR : Egzost
sisteminin parcalarindan biridir ve atik gazdaki
zararli gazlarin azaltilmasini saglar. Yuksek
isiya dayanikli celik yuvasinin icinde sayisiz
monolit doku bulunur. Herbirinde ozel platin
yuzeyler bulunur. Monolitlere alternatif olarak
0.5mm kalinliktaki metal folye de
kullanilabilir.
KLİMA : Buzdolabi
gibi calisir; Komprasor araciligi ile gaz
maddesi basinc altina alinir, isinir ve
sivilasir, sonra sogutulur. Buharlastiktan sonra
hemen hizla sogutulur. Komprasor motoru icin
yakit tuketimi hafif yukselir.
KOMPRESSOR : Amaci
turbo ile aynidir. Fakat gücünü kayis yardimiyla
motordan alir. Hava veya klimada sogutulacak
maddeyi sikistiran pompadir. Jaguar, Mercedes ve
diger ureticiler, kompresorleri motor gucunu
arttirmak icin kullanir. Motor da kompresorun
calismasi icin biraz daha fazla yakit tuketir.
KRYOGEN TANK : Eksi
253 dereceye kadar sivi hidrojenin korunmasini
saglar. Cok iyi izole olmasi gerekir, aksi
takdirde isi alimi ile yakit deposu
kapasitesinin yuzde 2'si bir gunde kaybolur.
LANMDA SONDAJI : Atik
gazdaki oksijen. Katalizatorun uygun calismasi
icin onemlidir.
LED (Ligtht Emitting Diode) :LED
elektrik akımı verildiğinde ışık saçan diyot
olarak tarif edilebilir. LED günümüzde modern
araçların sinyal ve stop lambalarında
kullanılmaktadır. Ampul ile kıyaslandığında çok
daha hızlı reaksiyon vermesi nedeni ile aracı
arkadan takip eden sürücünün frenleme için daha
hızlı davranmasına olanak verir.
LEV (Low Emission Vehicle Standarts) :LEV,
ABD'nin Kaliforniya eyaletinde satılacak araçlar
için emisyon değerlerini belirleyen
standartlardır. Günümüzde ABD'nin başka
eyaletleri tarafından da uygulanan bu
standartlar, 2004 yılından itibaren yerini LEV
II standartlarına bırakmıştır.
LİMİTÖR : Kompansatörle
aynı fonksiyona hizmet eden parçadır. Fakat
kompansatörden farkı aracın üzerindeki yükün
dikkate alınmamasıdır.
LPG (Liquified Petroleum Gas) :LPG,
basınç altında ya da belirli bir derecenin
altında tutularak sıvı halde saklanabilir.
Fiyatı benzine göre ucuz olan LPG'de daha az
emisyon üreterek yüksek oktan değerlerine
ulaşılırken, tüketim benzine göre daha fazladır.
Günümüzde benzinli motorlar çeşitli işlemlerle
LPG'li sistemlere çevrilebilmektedir.
LSD (Limited Slip Differential - Sınırlı
Kaydırmalı Diferansiyel) :Özellikle
virajlarda ve kaygan yolda otomobilin kaymasını
önleyen ve normal diferansiyelden daha gelişmiş
bir diferansiyel sistemi olan LSD standart
diferansiyelden farklı olarak hızlanma ve
yavaşlamada aracı kontrol eder.
MACPHERSON : MacPherson,
helezon yayı ve darbe emicilerin alt traverse
bağlanmasını sağlayan ve günümüzde yaygın olarak
kullanılan bir süspansiyon sistemidir. İlk
MacPherson'larda alt traversler yerine yanal bağ
ve anti çapraz stabilizatörler bulunmaktaydı.
MARŞ MOTORU : İçten
yanmalı motorlar ister benzin isterse dizel
olsun ilk hareketlerini sağlamak için bir
yardıma ihtiyaç duyarlar. Motorun tork
üretebilmesi için önce motorun hareketini
engelleyen dirençlerin yenilmesi için belirli
bir momentum oluşturulmasına gerek vardır. Marş
motoru, aracın motora yukarıda bahsedilen ilk
hareketini verir. Marş motoru aküden aldığı
elektrik enerjisini elektomanyetizma prensibine
göre mekanik elektriğe çevirir. Oluşturulan bu
mekanik enerji ile marş dişlisi üzerinden
motorun volanı döndürülerek ihtiyaç duyulan ilk
hareket sağlanır. MArş motoru üzerindeki marş
otomatiği adlı komponent ise marş dişlisini
volana doğru itme ve uzaklaştırma görevlerini
yerine getirirken marş motorunda hareket
enerjisi oluşturmak için aküden gelen gerekli
akımı kumanda eder.
MARŞBİYE : Bir
aracın karoserinin her iki yanındaki eşiğe
verilen ad.
MAZOT FİLTRESİ : Mazot
filtreleri,dizel enjeksiyonlu araçlarda yakıtın
içindeki kirliliğin motora zarar vermeden
süzülmesini sağlar.
MİKRO FİLTRE : Elekrostatik
güç yüklü mikro filtre, havalandırma sisteminde
boyutu 5 mikrona kadar olan polen ve toz
parçalarını absorbe etme özelliğine sahiptir.
MOTOR BOĞULMASI : Enjektördeki
ya da karbüratördeki herhangi bir arıza
nedeniyle motora gerektiğinden fazla yakıt
gitmesi, hava filtresinin tıkalı olması, yanlış
karbüratör ayarı, jiklenin uzun süre çekili
tutlması gibi birçok nedenden dolayı motora
yeterli havanın gitmemesi nedeniyle yaşanan
duruma verilen addır.
MPV : Çok
amaçli araç.
MPI : Cok
noktali enjeksiyon. En uygun yakit yanmasi
saglanir.
MONOKOK : Gövdenin
şasi, motor ve süspansiyon sistemiyle
birleştirilmiş haline verilen ad. Monokok
gövdeli araçlarda, ağırlık dağılımı ve
dayanıklılık üst seviyelerdedir ve üretim
maliyetleri yüksektir.
MOTRONIC : Motronic
sistemin amacı, hava ve yakıt beslemesini ve
ateşleme işlemini elektronik olarak sürücünün
isteğine uyarlamak ve optimize etmektir. Yeni
sistem L-Jetronic ile elektronik ateşleme
sisteminin birleşiminden oluşmuşturç Bu kumanda
şekli önemli teknik avantaj sağlar. 25 yıl önce
Motronic sistemi kullanılmaya başlamadan önce,
yanıcı karışımın oluşumunu ve bujinin ateşleme
kıvılcımının tetiklenmesini mekanik bir düzenek
sağlıyordu. Bu düzenek yalnız yüksek yakıt
tüketimine değil, ayrıca yüksek miktarda zararlı
emisyonların da oluşmasına neden oluyordu.
Günümüzde ise Motronic sistemi çok sayıdaki
sensörden gelen verilerden yararlanarak her
püskürtme ve ateşleme işlemi için en iyi
değerleri hesaplar. Bu hesaplama ve kumanda
adımı dakikada 6binden fazla defa gerçekleşir.
Motronic'in çekirdeği, bir mikro işlemciden ve
bellekten oluşan bir elektronik kumanda
cihazıdır.
MOZ : Motor
oktan sayisi. Farkli bir metot ilede ROZ
hesaplanir. Yakitin yakma gucunu verir. MOZ,
ROZ'dan biraz daha dusuktur.
MSR (Motor Schleppmomenten Regelung) : MSR
modifikasyonu, Otomatik Stabilite Kontrol
Sistemi (ASC) tarafından kontrol bir alt sistem
olarak açıklanabilir. Zeminin gevşek ve kaygan
olduğu durumlarda kayma ve sürüklenme eğilimini
kontrol eden bu sistem ancak 20 km/s'nin
üzerindeki hızlarda devreye girer.
NM (NEWTONMETRE) : Newtonmetre
birimi, bir nesneyi 1 metre kareket ettirmek
için kaç Newtonluk güce ihtiyaç duyulduğunun
ölçümüdür. 1 Newton 100 grama eşittir. Nm
motorlu araçlarda tork (döndürme gücü) birimi
olarak kullanılır.
NAVİGASYON SİSTEMİ : Küresel
yer belirleme sistemiyle (GPS) entegre çalışan
navigasyon sistemi, bünyesine yüklenmiş harita
sayesinde bulunduğu bölgeyi aracın sürücüsüne
tam olarak bildirir. Genellikle konsolun
ortasına yerleştirilen ve büyükçe bir ekrana
sahip olan modern navigasyon sistemlerinde,
sürücünün gideceği yeri sisteme girmesi
durumunda en kısa yoldan en hızlı şekilde hedefe
ulaşılabilir.
NIGHT VISION (Gece Görüş Sitemi) :Kızılötesi
algılayıcılarıyla ya da ısıyı tespit edebilme
yeteneğine sahip kameralı sensörlerle çalışan
Night Vision yani gece görüş sitemi, havanın
karanlık olduğu ve özellikle yolun yeterli
aydınlatmaya sahip olmadığı durumlarda,
sürücüleri engellere karşı uyarır. HUD (Heads-Up
Display) sayesinde ön camın hemen altında da
yolun gece görüşü kamerasıyla çekişmekte olan
ayrı bir görüntüsü gecikmeksiz olarak sürücüye
gösterilir.
NİTRO : Azot-metan
(nitromethane) karışımı olan ve yaygın bilinen
adıyla nitro olarak adlandırılan yakıt türü.
Esas olarak benzinden daha az enerji veren
nitro, patlamak için daha az havaya ihtiyaç
duyduğundan daha performanslı bir yakıttıt. Her
14.7 birim hava karşılığında ancak 1 birim
benzin yakılabilirken, her 1.7 birim hava için 1
birim nitro yeterlidir. Bu da benzine göre yanma
odasına 8 kat fazla yakıt gönderilebilmesi
anlamına gelir. Nitro'nun sonuç olarak sağladığı
avantaj sadece kullanılan yakıtın değişmesiyle
ortalama 2.5 kat daha fazla güç artışıdır.
RADIOPHONE : Tek
cihazda birleştirilmiş Car Audio seti ve
ahizesiz görüşme düzeneği bulunan mobil
telefondur.
RADYATÖR : Isı
değişimini gerçekleştiren bir bileşen olan
radyatör, soğutma sistemi suyla sağlanan
araçlarda, motordan geçerek ısınan suyu fanlar
vasıtasıyla soğutarak tekrar motora gönderir.
RDS (Radio Data System) : Radyoların
FM kanalıyla data transfer edebilme yeteneğine
verilen addır. RDS sayesinde radyo ekranında
kanalın ismi başta olmak üzere çeşitli bilgiler
yazılması mümkün olabilmektedir.
REAL-TIME ÇEKİŞ SİSTEMİ : Çekis
normalde ön tekerleklerdedir. Fakat ön
tekerlekler patinaja düserse sistem çekis gücünü
otomatik olarak arka tekerleklerede
iletir.(Honda HR-V)
ROKETLEME (Kickdown) :Otomatik
vitesli araçlarda, gaz pedalının sonuna kadar
basılmasıyla devreye giren ve daha çok yokuş
tırmanışlarında ve ani hızlanmalarda kullanılan
sistem. Roketleme sisteminde, gaza aniden
yüklenildiğinde daha iyi hızlanma sağlamasını
veya yokuşun daha rahat çıkılması için vites bir
kademe düşürülür.
REFLEKTÖR : Işık
kaynağından (ampulden) gelen ışık huzmelerini
yolun üzerine yansıtan farın içinde yer alan
aynadır. Reflektörden yansıyan ısşık huzmeleri
far camından yola dağıldığı gibi, günümüzün daha
modern düz camlı farlarında yol üzerine ışık
dağılımı direkt reflektör üzerinden
yapılmaktadır. Bu tip reflektörlere HNS
(Homegenous numeric calculated surface)
reflektör denir. Bu tip reflektörlerin yüzeyi
bilgisayar proğramları vasıtası ile çok hassas
biçimde hesaplanmıştır.
REZİSTANSLI BUJİ : Parazit
filtre rezistanslı bujiler otomobil üreticileri
tarafından orijinal donanımda gittikçe daha
fazla tercih edilmektedir. Önemli avantajları
arasında; radyo yayınlarını bozan daklgaları
absorbe etme ve tüm elektronik sistemlerin (örn:
ABS, ASR, ESP) fonksiyonunda yüksek güvenirlilik
gelir.
RÖLE : Röle,
düşük akımlarla yüksek akımları ileten, durduran
veya yönlendiren devre elemanıdır.
ROZ : Research
oktan sayisidir ve MOZ gibi yakitin yanma gucunu
belirtir.
ROADSTER : Tek
kapılı olarak tabir edilen ve sürücü dahil
sadece iki kişi için oturma yeri bulunan üzeri
açılabilir motorlu araçlara verilen ad.
ROTARY MOTOR : (Wankel)
Alman mühendis Felix Wankel tarafından icat
edilen bir içten yanlamı motor çeşidi olan
Rotary ya da öteki adıyla Wankel motor, 4
zamanlı motorların emme, sıkıştırma, patlama ve
egzos işlemlerini silindirlerde değil ayrı
odacıklarda gerçekleştirir. Klasik yapıya sahip
4 zamanlı motorlarda patlama odasında
gerçekleşen genleşme etkisi bağlantı
çubuklarıyla krank miline iletilip lineer
hareket dairesel harekete çverilerek aracın
gitmesini sağlayan güç elde edilmiş olur. Rotary
motorda ise herhangi bir lineer hareket
üretilmeden üçgen şekilli dışbükey rotarların
(döneç) oluşturduğu odacıklarda yanma
gerçekleşir. Yanma burada gerçekleştiğinde,
rotar aniden dönmeye başlayarak daha az
titreşimle daha yüksek devirlere çıkmasına izin
verir. Rotary motorların geleneksel pistonlu
motorlara göre temel avantajı daha az hacimle
daha yüksek devirlere çıkabilmeleridir.
RPM (Revolutions per Minute) :İngilizce
dakika başına devir ya da devir/dakika
kelimelerinin kısaltılmışı olan RPM, bir motorun
o an bir dakika içerisinde ortalama kaç devir
çevirebildiğini ifade eder.
RULMAN : Devamlı
hareket eden iki parça arasındaki sürtünmeyi
azaltan parçaya verilen genel ad.
SAE (Society of Automotive Engineers) :Dünya
çapında otomotiv sanayinde görev alan
mühendislerin oluşturduğu bir dernek olan SAE
(Otomotiv Mühendisleri Derneği), günümüzde
oluşturduğu çeşitli standartlarıla
tanınmaktadır. Bu standartların en bilineni bir
beygir gücü standardı olan HP/SAE'die ve kuzey
Amerika'da yaygınlık kazanmıştır. Ülkemizde ve
Avrupa'da ise HP/DIN standardı daha yaygındır.
HP/DIN standardı HP/SAE standardına göre aynı
gücü daha düşük rakamlarla gösterir.
SAHR (Saab Active Head Restraint) :Saab'ın
geliştirdiği bir teknoloji olan ve arkadan
çarpmalara karşı kafalıkların daha koruyucu bir
pozisyon almasını sağlayan SAHR sisteminde,
arkadan çarpmaları tespit eden plaka şeklindeki
bir dedektörün sayesinde çarpma algılandığı anda
kafalıklar ileri doğru hareket ederek, baş ve
boyun kısmının zarar görme ihtimalini minimuma
düşürür.
SANTİMETREKÜP (cc) (Cubic Centimetre) : Motor
hacmini ifade etmek için kullanılan
santimetreküp pistonun en üst nokta olan
supapların bulunduğu yerden en alt nokta olan
silindirin başlangıcına kadar kat ettiği
mesafeye silindir çapının dahil edilmesiyle
ortaya çıkan rakamdır. Motor hacmini ifade eden
diğer bir hacim biçimi inçküptür ve 1000 cc 61
inçkübe eşittir.
SEDAN : 4
kapılı bir karasor şekli olan sedan, C
sütunundan itibaren arkaya doğru çıkıntılı yere
paralel olan araçlara verilen genel addır.
SENSÖR : Motorlu
taşıtların çeşitli bölümlerinde bulunan
elektronik tespit aygıtlarına verilen genel ad.
SELESPEED : Tiptronic’den
farki manuel olmasi.Fakat otomatik ve yari
otomatik olarakda kullanabiliyor.
SELF-LEVELLING SUSPENSION : Süspansiyon
sisteminin içinde bulunan bir eleman
vasıtasıyla, araca yüklenen yüke göre
süspansiyon sisteminin otomatik olarak
yüksekliği ayarlamasıdır. Bu sistemde ön ve
arkada yükseklik seviyesi ayrı ayrı
ayarlanabilir.
SENTETİK MOTOR YAĞI : İçeriğinde
petrol kullanılmayan motor yağlarına verilen ad.
Petrol bazlı olan mineral yağların aksine,
sentetik yağlar kimyasal bazı reaksiyonlarla
ortaya çıkarılırlar. Daha yeni teknoloji olan
sentetik yağlar içerikleri sayesinde daha iyi
performans sağlayabilirler.
SETAN : Dizel
motorlarda yakıtın yanma kalitesi ölçüsü olarak
"setan" sayısı kullanılır. Setan sayısı ne kadar
yükset ie yakıtın kendi kendine yanmaya meyli o
kadar fazladır. Setan sayısı 100 çok kolay yanan
n-heksadekan'ı, setan sayısı 0 ise yavaş yanan
metil-naftalini işaret eder. Modern dizel
motorlarda en yararlı çalışma için arzulanan
değer, setan numarasının 50'nin biraz üzerinde
olmasıdır.
SERAMİK : Cok
hafif bir maddedir. Porsche Turbo ve Mercedes CL
55 AMG'de disk fren malzemesi olarak kullanilir.
Avantaji asinmaya karsi dayanikli olmasi ve
300.000km civarinda omru olmasidir. Ayrica
agirligi yuzde 60 daha azdir ve surus konforunu
arttirir.
SIKIŞTIRMA ORANI : Bir
silindirin tüm hacminin yanma odasında gidip
gelen pistonun en aşağıda durduğu pozisyonla en
yukarıda durduğu pozisyonun birbirine
bölünmesiyle ortaya çıkan orandır. Sıkıştırma
oranlarındaki ikinci sayının her zaman 1
olmasının sebebi ise yukarda bahsi geçen
aralıklardaki (pistonların durumuna göre ortaya
çıkan hacimler) matematiksel olarak
anlaşılabilir sayılara indirgenmesidir. Dizel
motorların sıkıştırma oranları dizel yakıtın
yapısı sayesinde, benzinli motorlara göre daha
yüksektir.
SIRALI MOTOR : Tüm
silindirlerin, silindir bloğunun içerisinde düz
bir sıra şeklinde dizilmesiyle meydana gelen
motor şeklidir. Sıralı motorların alternatifi V
motoral olarak görğlebilir.
SİLECEK : Aracın
ön camı, arka camı ve farlardaki su, kar ve
pislikleri temizlemek amacıyla kullanılan, bir
kol ve kauçuk lastikten oluşan sistemdir.
SİLİNDİR : Silindir
bloğunun içerisinde yer alan, kendi içerisinde
pistonların hareket ettiği ve yanmanın
gerçekleştiği, motoru oluşturan en önemli
elemanlardan biridir.
SİLİNDİR BLOĞU : Bir
motora dışarıdan ilk bakıldığında görülebilecek
en büyük dökme parça. Motor bloğu olarak da
bilinen silindirbloğu, karterin üst kısmını ve
silindirleri içerisinde barındırır.
SİLİNDİR GÖMLEĞİ : Değiştirilebilir
bir moto parçası olan silindir gömşeği,
silindirlerin içine yerleştirilir ve tüp
şeklinde ince bir tabakadan oluşur. Silindirleri
tamamen kaplayan silindir gömleğinin kullanılma
amacı silindirlerin aşınmasını önlemek ve
gömlekler aşındığı taktirde yenisini
yerleştirmektir.
SİLİNDİR KAFASI : Silindir
bloğunun üst kısmında bulunan demonte edilebilir
bir parça olan silindir kafası, birçok durumda
supapları da üzerinde barındırarark yanma
odasının bir kısmını oluşturabilir. Motorun
soğutulması ve yağlanması için gerekli su ve yağ
giriş çıkışlarını da içerisinde barındıran
silindir kafasının üstünde aynı zamanda bujiler
de bulunmaktadır.
SLS : Otomobilin
yüksekligini otomatik olarak ayarlayan
sistem.(Off Road araçlarda kullaniliyor)
SOFT-STOP : Soft-Stop
olarak tabir edilen yumuşak durma sisteminde
araç durmadan az önce fren basıncı otomatik
olarak sistm tarafından düşürülerek sarsıntısız
bir durma mümkün olmaktadır.
SOFT-TOP : Üstü
açılabilir otomobillerde üst kısmın yalnızca
kumaşla ya da kumaş ağırlıklı olmak üzere
kumaş-metal karışımıyla kaplı olmasıdır.
SPACEFRAME : Audi'nin
A8 ve A2'de kullandigi aluminyum yuruyen
aksamidir. Dokum ve kaynak hafif alasim parcalar
aluminyumla birlestiriliyor. Kapilar ve
tamponlar normal celik yapilar gibi vidalaniyor.
Spaceframe karoserin, celik karosere karsi yuzde
40'lik agirlik avantaji bulunuyor. Dezavantaji
ise kaza sonrasindaki pahali tamir masraflari.
SOHC : Üstten
tek egsantrikli motor
SPOYLER : Bazı
araçların önde tampon altına doğru uzayan ya da
bagajın hemen üstünde bulunan, esas amacı
aerodinamiği sağlamak olan eleman.
SPOYLERLİ SİLECEK : Silecek
süpürgesinin üzerine monte edilmiş olan parça,
yüzey alanını arttırır ve karşı yönden gelen
rüzgar, araç hızlandıkça sileceği aracın ön
camına daha çok bastırı. Böylece sileceklerin
yüksek araç hızlarında da cam yüzeyine tam
olarak oturmasını ve silme kalitesinin
korunmasını sağlar.
SPYDER : 1900'lerin
başında iki koltuklu hafif yapılı motorlu
taşıtlara verilen ad. 1950'lerde İtalyan
üreticiler tarafından yeniden kullanılmaya
başlayan bu deyim, üstü açık 2 kişilik spor
araçlara verilen adlardan biri oldu.
SRS : Ek
güvenlik sistemi havayastigi/emniyet kemer
gergisi.
STABİLİZATÖR : Bir
aracın yolcu kabininde meydana gelebilecek
sallantıların en hafif şekilde hissedilmesini
sağlayan komponentlerin tümüne verilen ad.
STEER BY WIRE : Hidrolik
direksiyon sistmelerinin, beygir gücünden ve
dolayısıyla benzinden çalmasının aksine steer by
wire sistemlerinde mekanik bağlantı tamamen
ortadan kalkıyor. Elektronik steer by wire
sistemlerinin çalışma prensibi tamamen
bilgisayar oyunlarındaki gibi gerçekleşiyor ve
sürücünün direksiyona verdiği komutlara göre
elektronik beyin kendine bağlı küçük bir motor
vasıtasıyla tekerlekleri yönlendiriyor.
STOP & GO : Stop
& Go denilen dur-kalk fonksiyonu, Adaptive
Cruise Control (ACC) mesafe kontrol sisteminin
bir eklentisidir. Bu sistem, yakın mesafe
sensörlerinin sağladığı verileri değerlendirerek
otomatik olarak araç durana kadar fren yapabilir
ve daha sonra, trafik yoğunluğunun izin verdiği
ölçüde sürücünün müdahalesine gerek kalmadan
aracı yeniden hızlandırabilir. Bu fonksiyon,
özellikle yoğun trafikte sürücüye büyük bir
kolaylık sağlamanın yanı sıra bir güvenlik
unsuru olarak da önem kazanmaktadır.
STROK : Pistonun
silindirde en alt seviyeden en üst seviyeye
kadar kat ettiği mesafeye verilen ad.
SUPER SELECT : Tekerlek
çekisini ihtiyaca göre ayarlayan sistem. Bu
sistemde çekis 4 sekilde oluyor.1) Sadece arka
tekerleklerden >Ön ve arka tekerlekler arasinda
dagilim > Ön ve arka tekerlekler arasinda esit
dagilim >4) Arazi sanzimaniyla devreye giren
klasik dört tekerlekten çekis.
SUSTURUCU : Atık
gazların çıktığı egzoz borusunun hemen önünde
konumlandırılan susturucu, adından da
anlaşılacağı gibi egzozo borusunda oluşan
gürültü seviyesinin azaltılmasına yardımcı olur.
SUV : Station
ve vanların özelliklerini bünyesinde barındıran
ve çok amaçlı kullanıma uygun, çoğunlula 4
tekerlekten çekişli, hafif arazi koşullarına
uygun dizayn edilmiş, asfaltta da otomobilleri
aratmayan sürüş özellikleri sunan araçlardır.
SÜRTÜNME KATSAYISI : Daha
yüksek hızlara ulaşmada ve yakıt ekonomisinde
çok önemli bir yere sahip olan sürtünme
katsayısı, aracın dizaynıyla direkt olarak
ilgilidir. Araç dizaynından başka spoyler vb. ek
parçalar yardımıyla da sürtünme katsayısı
düşürülebilir. Sürtünme katsayısının
ölçülmesinde rüzgar tünelleri kullanılır. Bir
aracın sürtünme katsayısı ne kadar düşükse
aracın hızlanma değerlerine ve yakıt tüketimine
o denli katkıta bulunulur.
SÜSPANSİYON : Yoldan
ve sürüşten kaynaklanan şokları emmeye yarayan
elemanlardan oluşan süspansiyon sistemi
içerisinde, amortisörler, tırsiyon çubukları vb
parçalar bulunur.
TAS(Travel Assist System) : Bu
sistem bagli oldugu GSM hatti sayesinde kaza
aninda otomatik olarak s.o.s gönderiyor.
TCS(ASR-ETC) : Patinaj
(çekiş) kontrol sistemi.
TDI : Turbo
Direkt Enjeksiyon.
TIPTRONIC : Sanziman
ister otomatik ister manuel olarak
kullanabiliyor.
TPC : Elektronik
lastik basinç kontrolu.
TURBO : Motor’a
daha fazla hava girmesini saglayan sistem.
Gücünü egsoz gazindan alir.
TWIN SPARK : Silindir
basina 2 adet buji.
Vanos : Bmw’nin
degisken zamanli subap kontrol sistemli motoru.
VTEC : Honda’nin
“degisken zamanli egsantrik mili kontrol
sistemli” motoruna verdigi isim.
VVT-I : Toyota’nin
“degisken zamanli subap kontrol sistemli”
motoruna verdigi isim.
Yakit Hucreli Motor : Hidrojenin
oksijenle tepkimeye girmesiyle elde edilen
elektrigin elektrik motoru yardimiyla harakete
dönüstürülmesi.
Yagmur Sensoru : Optik
sensorler, on camin islandigini belirtir ve cam
silecekleri calismaya baslar. Bu sirada varsa
acilir tavanda kapanir
Yari Otomatik Sanziman : Debriyaj
pedalinin olmadigi sanzimandir. Bu gorevi
elektronik veya hidrolik pedal yapar, Gunumuzde
bircok uretici bu sistemi kullaniyor. En son
gelisimi ise Opel corsa'da kullanilan elektronik
system Easytronik.
Yukleme basinci : Bir
turbo motorun havayi yanma odasina gangi
basincla ittirdigini belirtir. Basinc ne kadar
fazla ise, silindire o kadar fazla oksijen ve
yakit gider. Guc de ayni oranda artar